• NÖROLOJİ /

Migren

Migren, ataklar şeklinde gelen, kendine özgü belirtileri olan baş ağrısı dönemleri ile karakterize bir durumdur. Çoğu hastada ağrı başka bir uyarı olmaksızın başlar ancak bazı hastalarda ağrı başlamadan önce ortaya çıkan, ağrının geldiğini haber veren belirtiler vardır.

Migren kişisel yatkınlık zemininde ortaya çıkar ve başka bir hastalığa bağlı değildir.

Migren tanısı hastadan alınan tıbbi öykü ve muayene ile konur. Ağrının ne kadar zamandır olduğu, ataklarla gelip gelmediği, sıklığı, bir atağın süresi, ağrının karakteri, başladığı bölge, başlama, ilerleme ve sonlanma özellikleri, ağrıyla birlikte bulunan durumlar, ortaya çıkmasını kolaylaştıran faktörler gibi birçok özellik ağrının migren özelliklerine sahip olup olmadığını gösterir.

Kan tahlilleri, beyin MR’ı gibi laboratuvar tetkikleri tanı amacıyla değil migreni taklit edebilecek ve bazıları hayati öneme haiz diğer hastalıkların dışlanması amacıyla kullanılmaktadır.

Migren toplumda oldukça sıktır ve her yaşta ortaya çıkabilir

Migrenin çocuk yaş grubundaki kız ve erkek çocuklarda görülme sıklığı benzerdir (Yüzde 8-10).  

Ergenlik döneminde, erkek çocuklarda görülme sıklığı benzer kalır ancak kız çocuklarda giderek artar. Erişkin dönemde, kadınlarda görülme sıklığı yüzde 14-18’e kadar yükselir. Çocuklarda, erişkinlerdekine benzer ataklar olabileceği gibi yaşa göre değişen baş dönmesi, sersemlik, tekrarlayan karın ağrısı, kusma atakları gibi belirtiler ön planda olabilir. Ayırıcı tanı ve tedavi yaklaşımları açısından da erişkinlerdekilerden önemli farklar vardır.

Migren sadece baş ağrısı değildir

Baş ağrısının öncesinde, sırasında ve sonrasında farklı belirti ve bulgular migren atağının parçaları olarak karşımıza çıkar.

Baş ağrısı başlamadan 1-2 gün önce kişi kendinde huzursuzluk, sersemlik hissi, duygu durum değişiklikleri, ışık, ses ve kokulardan rahatsız olmaya başlama, bazı yiyeceklere düşkünlük gibi değişiklikler hissedebilir. Buna atak öncesi dönem anlamında ‘prodrom’ ismi verilir.

“Çoğu hastada ağrı başka bir uyarı olmaksızın başlar (Aurasız migren) ancak bazı hastalarda ağrı başlamadan önce ortaya çıkan, ağrının geldiğini haber veren belirtiler vardır (Auralı migren). Bunlar yavaş gelişirler ve genellikle 60 dakikayı aşmadan kaybolurlar (Aura dönemi).

Aura, pek çok farklı belirtiyle ortaya çıksa da en sık görme alanında ışık çakmaları, buğulanma, belli bir bölgede görme kaybı, renkli ya da siyah beyaz zikzak çizgiler şeklindedir. Kollarda ve bacaklarda iğnelenme, kelime bulma zorluğu, bir şeyi çok uzak, çok yakın, çok büyük, çok küçük görmek, çevreyi bütün olarak algılamada yavaşlık gibi algı bozuklukları da görülebilir.

Migren ataklarında ağrı başlarken hafif veya orta şiddette olabilir. Ancak erken dönemde ilaç alınmamışsa sonraki saatlerde zonklayıcı karakter kazanır ve çok şiddetli hale gelir. Eğilmek, kalkmak, öksürmek, başı sallamak gibi herhangi bir fiziksel aktivite yapılması baş ağrısını çok şiddetlendirebilir. Kişiler bunu bazen ‘öne eğildiğimde beynim dışarı akacak gibi hissediyorum’ şeklinde ifade ederler. Ağrı aynı kişinin farklı ataklarında bazen sağ, bazen soldan olmak üzere tek taraflı başlayabilir.

Ağrı her zaman aynı tarafta ise ataklar migrene bağlı olmayabilir ve diğer baş ağrılı durumlar için ayırıcı tanı yapılması gerekir. Ağrı enseden başlayabilir, yüzde ve özellikle göz bölgesinde hissedilebilir. Ani gelen çok kısa süren saplanma batma şeklinde ağrılar (Birincil saplanıcı baş ağrıları) migren atağı sırasında da görülebilir. Ağrılı dönemde daha belirgin olmak üzere başta cilde dokunmakla rahatsız edici bir his ortaya çıkabilir (Allodini).

Ataklarda ışık ve sesten aşırı rahatsız olma, bulantı veya kusma da görülmektedir. Kokulara karşı şiddetli duyarlılık olabilir. Gözlerde kızarma, burun tıkanıklığı seyrek olarak şiddetli ataklara eşlik eder ama hafiftir ve atağın belirgin özelliği değildir. Huzursuzluk, iştahsızlık, isteksizlik, hareketlerin beceriksizleşmesi, bağırsak hareketlerinde değişiklikler, dikkat dağınıklığı, konuşurken doğru kelimeleri bulmada zorluk gibi farklı belirtiler ortaya çıkabilir.

Bu belirtilerin her hastada hatta aynı kişinin bütün ataklarında ortaya çıkması gerekmez. İlaç alınmamış bir atak dönemi en az 4 saat en çok 72 saat sürer ancak büyük çoğunlukla 24 saati aşmaz.  Baş ağrısı geçtikten sonra da halsizlik, yorgunluk hissi, uyuma isteği gibi belirtilerin düzelmesi saatler- günler sürebilir. Bu dönem atak sonrası dönem anlamında ‘postdrom’ olarak isimlendirilir.

Atağın ortaya çıkmasını kolaylaştıran durumlar vardır

Migren atağının ortaya çıkmasını kolaylaştıran durumlar da vardır. Açlık, uyku düzen değişiklikleri (Alışılandan az ya da çok uyumak), fiziksel ve psikolojik stres, parlak ışıklar, ağır kokular gibi şiddetli duyusal uyaranlara maruz kalmak, sigara içmek veya içilen ortamlarda bulunmak, raf ömrünü uzatan maddeleri barındıran yiyecek ve içecekler, alkol (Özellikle fermente içkiler), işlenmiş veya konserve yapılmış etler gibi yiyecekler, fazla çikolata ve kahve tüketimi (veya kahvenin ani olarak bırakılması), damar genişletici ilaçlar, doğum kontrol hapları gibi bazı ilaçların kullanılması atağın ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Kişilerin kendi ataklarını kolaylaştıran durumları fark edip bunlardan uzak durmaları atak sayısını azaltacaktır. Kadın hastalarda adet döngüsündeki bazı günlerde atak daha sık ortaya çıkabilir.

Atak sıklığı, hastadan hastaya ve aynı kişide zamandan zaman değişebilir

Ataklar seyrekse sadece atak sırasında alınacak ilaçlar yeterli olacaktır. Hastaların farklı yaklaşımlar ve ilaç seçenekleri olup olmadığını öğrenmek için zaman zaman nörologlara danışmalarında yarar olabilir. Adet dönemiyle ilişkili migren atakları için farklı tedaviler önerilebilir.

Hastalar genellikle kendileri için etkili ilaçları bilmekte ve atağı hissedince bunları kullanarak durdurabilmektedir.

Karanlık ve sessiz bir odada dinlenme, mümkünse uyuma, bulantı yoksa sıvı alma, gevşeme teknikleri atağın geçmesini kolaylaştırabilir. Ancak atak günlük yaşam aktivitelerini bozacak kadar sıklaşır ve şiddetlenirse ellerindeki ilaçları daha sık ve fazla sayıda kullanmaları sorunu çözmek yerine daha ağır başka sorunlara yol açabilir. Bu durumda öncelikle bir nöroloji uzmanına başvurmaları gerekir. Sıklaşan ataklarda sadece atak tedavisi çoğunlukla yeterli olmaz. Ağrı yolaklarına yönelik ‘koruyucu’ ilaçların bir süre için sürekli kullanılması gerekebilir.

Ayda 15 günden fazla gün baş ağrısı yaşayanlarda ‘kronik baş ağrısı’ gelişmiştir

Migrenli kişilerde ağrının süreğenleşmesi ağrı kesicilerin aşırı kullanımında ya da migrenin kronikleştiği durumlarda sıklıkla ortaya çıkar. Aşırı ilaç kullanımı olan veya kronik migren gelişen durumlarda farklı tedavi seçenekleri kullanılmalı.

Migreni olan kişilerin zaman içinde başka nedenlerle de başı ağrıyabilir. Yani toplumda görülen baş ağrısına neden olan her türlü hastalık migrenli kişilerde de ortaya çıkabilir.

Eğer baş ağrısının sıklığı, şiddeti ya da karakteri değişirse mutlaka bir nöroloji uzmanına başvurmak gerekir. Bu durumda ayırıcı tanı açısından hastaların tekrar değerlendirilmesi gerekir. Eğer baş ağrısına neden olabilecek başka bir hastalık gelişmişse bunun tedavisine öncelik verilir.

Migren yaşam kalitesini bozar, iş-güç kaybına sebep olur, yaşamın her alanında işlevselliği azaltır

Global Burden of Disease (GBD) verilerine göre baş ağrısı iki cinsiyet için de engellilik yaşanan yıllar açısından 369 hastalık arasında üçüncü sırada, 15-49 yaş arasında ise ilk sırada yer alır.

Baş ağrısı olan bireylerin sık poliklinik ve acil servis başvuruları ve kullanılan tedavilerin maliyeti de önemli bir ekonomik yük getirir. Baş ağrısının kronikleştiği ve/veya ilaç aşırı kullanımıyla birlikte olduğu durumlarda maliyet katlanarak artar. Yani erişkinlerde migren sosyal, mesleki ve ekonomik açılarından büyük bir toplumsal yüke neden olur ama en hafife alınan toplum sağlığı sorunlarından biri olmaya devam etmektedir.

Migren başta olmak üzere bütün baş ağrıları çocuklarda ve gençlerde başa çıkma mekanizmalarında azalmaya, sonuç olarak aileyle ilişkilerde, okul başarısında ve sosyal yaşamda fonksiyon kaybına sebep olur. Çocuk ve genç yaştaki hastalar değerlendirilirken özenli bir yaklaşım diğer yaş gruplarından daha da önemlidir.

Migren tedavisinin amacı baş ağrısının ömür boyunca olmamasını sağlamak değildir

Böyle bir tedavi biçimi bugüne kadar keşfedilmemiştir. Tedavini amacı atakların şiddet ve sıklığını azaltarak yaşam kalitesini ve özel yaşam, iş ve okulda günlük işlevselliği artırmaktır. 

Tedavi cevabında kişisel faktörler önemlidir. Aynı ilaçtan bazı hastalar daha düşük dozda fayda görürken, bazıları daha yüksek dozda fayda görür. Tedavi sırasında hastaların düzenli takibi ve tedavi etkinliğinin değerlendirilmesi, bireysel doz ayarlamaları tedavi başarısında önemlidir.  Tedaviyle baş ağrısı ataklarının sıklığı, süresi ve şiddetinde azalma, yaşam kalitesinde düzelme olup olmadığı hasta günlükleriyle takip edilebilir.

Yeni çıkan ilaçlarla ilgili aşırı umutlar çoğu kez gerçekçi değildir. Yeni tedavilerin klinik pratikte uygulanmaya başlanması sürecinde bilinen tedavilere göre yarar potansiyellerinin tam anlaşılması zaman gerektirir.

Baş ağrınız migren özellikleri gösteriyor mu?

* Tatil günlerinde biraz daha dinlenmek için diğer günlerden daha uzun veya alışılandan daha az uyuduğunuzda baş ağrısıyla kalkıyorsanız,

* Ağrı sırasında ışık, ses, duyusal uyaranlara hassaslaşıyorsanız,

* Baş ağrınız hareketle çok şiddetleniyorsa,

* İlaç kullanmadığınızda ağrı süresi en az 4 saat sürüyorsa,

*  Ağrı, ataklar şeklinde geliyorsa,

* Menstrüasyon döneminde ataklar sıklaşıyorsa,

* Bazı besinler ya da koşullar atağın ortaya çıkmasını kolaylaştırıyorsa migreniniz olabilir.

Ne zaman doktora başvurmalısınız?

* Migreniniz olduğunu düşünüyorsanız tanı konması için,

* Ataklarınızın sıklığı, süresi ve şiddeti değiştiyse,

* Baş ağrısının karakteri değiştiyse yani önceki ataklarda alışık olduğunuzdan farklı bir baş ağrısı geliştiyse,

* Baş ağrınız önceden bildiklerinize göre daha şiddetliyse veya uzun sürdüyse,

* Baş ağrısıyla birlikte ateş, hipertansiyon, bayılma, şiddetli ense ağrısı, vücudunuzun bir tarafında kuvvetsizlik, hissizlik gibi belirtiler ortaya çıktıysa,

* Daha önceki ataklarda olmadığı halde aura benzeri belirtiler ortaya çıktıysa,

* Ağrı kesici aldığınız halde baş ağrınız azalmıyorsa,

* Fazla sayıda ağrı kesici ilaç kullanmaya başladıysanız.

SANKO Üniversitesi Hastanesi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.

Sosyal Medya

Güncelleme Tarihi:2024-05-03 11:03:51